Chris de Burgh - The Traveller (1980)
Sahil taraflarından, rüzgar gibi ata binerek ve adeta Ay'la yarışarak bir adam gelmektedir. Adamın ayışığından yola vuran gölgesi sanki çılgınca dans etmektedir. Gelen atlının kalbinde ölüm vardır ve bir randevuya yetişmektedir. Kimse bu yolcunun nereden gelip nereye gitmekte olduğunu bilmez.
Tıpkı karanlıkta bir mum gibidir, o içeri girdiğinde yüzlerdeki korkuyu seçeriz. (Adam kaçak mıdır yoksa?) Hey, geri çekilin bardan, bilmiyor musunuz ki kasabada bir yabancı aslında tehlikeli bir manzaradır.
Adam barmenden bir şişe viski ister.. Konuşacağı şeyler vardır. Bu adamın gittiği yerde soğuk bir rüzgar esmektedir.
Adamın gözlerinde bir şeyler vardır, ellerinde bir şeyler.. Adamın intikamını adeta koklayabiliyorsun. Ve bu adam her kimin peşindeyse, sonu felaket olacak.. Bu adam onu en sonuna kadar götürecektir.
He said to a boy Barmen titremektedir, daha önce bir yerlerde görmüş olduğu yüze bakarken. Barmende birden jeton düşer, evet.. uzun yıllar önce işlenen bir cinayet Adamımız oradaki küçük bir çocuğa döner ve
"Bana siyahı (atı) eğerle.. seninle aşağıda buluşacağım.." der.
Ve sürpriz.. aradığı adamı bulmuştur: Chris de Burgh'tür bu adam!
"Bu adamla konuşmalıyım, ben bu yolcuyla gideceğim... Gözlerinde bir şeyler var, ellerinde bir şeyler. Adeta kokusunu alıyorum adamın intikamının. Ve peşinde olduğu adam BENİM.. Ooh, bu bir felaket olacak...
(İntikam almak istediği adam ve esrarengiz yolcu) bardan çıkarlar ve bir daha kimse o ikisini görmez...
Şarkının finalinde saksofonla gitarın karşılıklı düeti, esrarengiz yolcuyla adamımız arasındaki hesaplaşmayı mı anlatmaktadır yoksa? Kimbilir...
|
|
Tweets by Eskinin_Adami |