Fabrika Kızı Türkiye'nin sanayiileşmesine ve şehirleşmesine paralel olarak özellikle 1960'lardan itibaren çok büyük toplumsal değişimler yaşadık.
Bu süreçle ilgili olarak pek çok şeyden ayrı ayrı bahsetmek mümkün ama benim asıl dikkatinizi çekmek istediğim nokta, bu sosyal değişimlerin Türk sinemasına ve Türk müziğine yansıması.
Mesela Zeki Müren'in hayatı ve sanatıyla ilgili olarak yapılan bir belgeselde eski İstanbullular ve şehre taşradan yeni gelen kesimlerin ortak paydasını oluşturduğunu ve bu nedenle çok sevildiği söylenmişti.
1960'lardan itibaren hızlanan şehirleşme sürecinde, bence Türkiye'de yaşanan en önemli ve etkili toplumsal değişim, kadınlarımızın çalışma hayatına katılması olmuştur.
Ajda Pekkan'ın siyah-beyaz filmlerini hatırlar mısınız mesela?
Şimdi bize 'kadının çalışma hayatına katılması' normal (ve hatta gerekli) gelse de, çok yakın zamanlara kadar kadının çalışıyor olması 'erkeğin ayıbı' olarak addedilir ve garipsenirdi. Ayıplanırdı.
Nereden nereye... Hani arada sırada televizyonda bazı yerli diziler olurdu, çok beğenilirdi: Perihan Abla veya İkinci Bahar vs.
Eski mahalle anılarımız depreşir, o zamanki komşuluk ilişkilerini falan hasretle anarız ya..
O madalyonun bir de öteki yüzü vardı oysa...
Ailesinin geçimini sağlamak üzere çalışmaya başlayan genç kadınlar da "dikkatle izlenmezlerse kolayca Fahriye Abla gibi olabilirler" diye düşünülürdü.
Kadınların çalışma hayatına daha başlarken üstesinden gelmesi gereken güçlükleri hayalinizde canlandırabiliyor musunuz?
Ve günlerden bir gün Bora Ayanoğlu Fabrika Kızı adlı bir şarkı yaptı.
Bu şarkıyı ilkin 1970 yılında Alpay seslendirdi.
Şarkının teması, o zamanlar için yeniydi:
Varlığını farketmediğiniz, sessizce oradan oraya giden bir kız vardır ya.. O da bir insandır, onun da hayalleri ve umutları vardır.
(Bu haliyle biraz da Edith Piaf'ın Milord şarkısındaki temayı hatırlatıyor adeta)
1970'li yıllarda "emekçi insan" kavraı artık iyice toplumsal belleğe yerleşmiş; şarkılarda, filmlerde ve romanlarda ana karakter olarak "emekçi" tiplemeleri işlenmeye başlamıştı.
Cem Karaca'nın seslendirdiği Tamirci Çırağı şarkısı buna bir diğer örnektir.
Şarkının sözlerinde yer alan:
Şimdi bize kaba ve ilkel geliyor olabilir ama burada iki noktaya işaret ediliyor:
Tamam, hakkını teslim etmek lazım.. Burada eleştiriden ziyade, bir duyarlılık ve acıma var. Bora Ayanoğlu "Her gün sokakta varlığının farkına bile varmadan geçip gittiğiniz kişi, ekmek mücadelesi peşinde bir insandır.. Onun da hayalleri var, üstelik o kadar da büyük hayaller değil" demek istiyor. Burada anlatılan konu çalışan bir kadının 'duyarlı' biri tarafından farkına varılmasıdır ama gene de bu portreyi çizen bir erkektir. Yani 'çalışan kadının dünyası' bir erkek gözüyle resmedilmektedir. Sizi bilmem ama, ben 21. Yüzyıl Türk kadının bundan çok daha fazlasını hakkettiğine inanıyorum.
2002 yılında Haramiler adlı bir müzik grubu (ki bu Haramiler, eski Anadolu Rock topluluğu Haramiler değil) Fabrika Kızı şarkısını yeniden seslendirdi. Kliplerini seyretmiştim televizyonda.. O şarkıda resmedilen ne?
Hah, işte itirazım burada: Yoksa "Hadi biraz da nostalji yapalım" diyen bir grup genç; otuz küsur yıl öncesinin müzik gruplarına benzer bir ad alıp, otuz küsur yıl öncesinin şarkısını yapınca ortaya ne kadar abuk bir görüntü çıktığının farkında değil mi? Fabrika Kızı şarkısına 'otobüs' imgesini sokan Ahmet Kaya'dır.
|
|
Tweets by Eskinin_Adami |