Kadınların sıkça sorduğu iki soru var, hiç değişmez.

Birincisi "Şu an ne düşünüyorsun?" sorusudur. Kadın bunu size sorduğu an bilin ki sizin aklınızdan ne geçtiğini anlayamadığı için canı sıkkındır. O sırada üstünlük sizdedir, tadını çıkarın.

İkincisi ise "Bana kızgın mısın?" sorusudur ki bu aptalca soruyu sormak yerine sadece ve sadece "Seni kırdığım için özür dilerim…" demeyi başarabilen bir kadın bulsam önünde diz çöküp elini öpeceğim.
(Aslında kızgın olmayan sakin ve makul bir insan bile böyle bir soruya kızacaktır. Ama biz kadınlardan bahsediyorduk değil mi? Sakin ve makul insanlar şu an konumuz dışında)

Ve hanımefendi bana bir e.mail göndermiş, cevapsız bıraktığım en son mesajından bir yıl sonra...
"Bana kızgın mısın? Niçin cevap yazmadın?" diyor.

Onu görmeyeli yıllar oldu, terk edip giden de oydu. Daha birkaç yıl önce telefon açıp "İstanbul'a gelmek istiyorum ama..." dediğinde galiba benden bir davet bekliyordu.

"Gelirsen senden kaçacak değilim ama sen niçin gelmek istiyorsun buraya? Önce onu söyle..." diye sormuştum.

Bunun üzerine kızıp bağırmaya başlamıştı "Hayatımı mahvettin!" diye.

Kadın milletinin tuhaflıkları anlatmakla biter mi?
Aynı kadın bu sefer de e.mail göndermiş "Bana kızgın mısın?" diye soruyordu işte.

Bu satırları okumakta olan hanımlardan rica ediyorum:
Bir zamanlar hayatına girdiğiniz erkeğin zekasına hakaret etmeyin yıllar sonra soracağınız saçma sapan sorularla...

Çekip çıktığınız kapıyı yıllar sonra tekrar çalacaksanız, ne olur alçakgönüllü olun ve özür dilemesini bilin. Başka türlüsü sizi hem gerizekalı hem de kötü bir kadın olarak gösteriyor. İnanın böyle görünmek istemezsiniz.

Eski sevgililerle ve eski eşlerle sosyal ilişkilerin nasıl devam ettirileceği konusunda kadınların geliştirdiği birbirinden absürt onlarca taktik var. Ninemden kalma lafları yeni bir şeymiş gibi okurlarına sunan kadın köşe yazarlarının sayısı ise sizin tahmin ettiğinizden daha fazla.

"Bana kızgın mısın?" sorusu, yıllar önce terk edip gittiğiniz adama sorulacak soru değildir!

"Köşelerden dolanmadan ve kelimeleri kıvırıp bükmeden dosdoğru söyle: Hala o adamla yatıyor musun? Onunla seks yapmak sana iyi geliyor mu? Söylesene, o adam biliyor mu hala beni arayıp sorduğunu?" diye yazdım ona.

Bu sorulara cevap veremeyeceğini biliyordum zaten, hanımefendi beni şaşırtmadı!

Buyrun size Hayat Bilgisi dersinden 10 puanlık sınav sorusu:
Size aptalca sorular sormak hakkını kendinde bulan ama basit bir soruyu cevaplamaya yüreği yetmeyen kadına ne denir?

Cevap: "Hadi yavrum, başka kapıya!.."

Unutmak, insan zihnine ve ruhuna bahşedilmiş çok büyük bir lütuftur.
Ve bilir misiniz, unutamamak aslında ne ağır bir azaptır!

Esmeray'ın Unutama Beni şarkısı işte bu yüzden hem çok güzel hem de çok ağır bir şarkıdır.

Galiba uzaklarda bir yerlerde beni bir türlü unutamayan bir kadın var.
Ama ben buna sevinemiyorum...

Esmeray Diriker 1950 yilinda İstanbul'da doğdu. Daha on yaşındayken tiyatro oyunculuğuna başlamıştı. 1974'te ilk ve son kez düzenlenen Toplu İğne Beste Yarışması'nda, söz ve bestesi eşi Şemi Diriker'e (ki kendisi bestelerine Erol Tanır imzasını atardı) ait olan Unutama Beni şarkısıyla birinci oldu. TRT, kendi düzenledigi yarışmada birinci seçilen şarkıyı kendi televizyonunda yayınlamadı. Neden? Çünkü şarkı TRT denetimine takılmıştı. Burası Türkiye! Esmeray'ı 2002 yılında kaybettik.